12 Ağustos 2012 Pazar

Pazartesi Dergisi'nden Beyhan Demir ile Röportaj





·         Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba ben Beyhan. İstanbul Üniversitesi siyasalda okudum. Pazartesi dergisiyle ilk tanışmam 1995 yılında oldu. O yıllarda kendime yeni yeni feminist diyordum. Doğrusu kadın erkek arasında bir sıkıntı vardı; ama çok da taşlar yerine oturmuyordu.1998 yılında işe başladım ve benim feminist tarihimin başlangıcı oldu. Yaklaşık olarak 11 sene çalıştım. Son üç senesinde de yayın yönetmeniydim.

·         Peki Pazartesi Dergisi nasıl başladı?

1995 yılında bir grup kadın tarafından kuruldu. Bu kadınların seksen öncesi sosyalist kadın hareketinin içindeydi ve yurt dışına çıktıkça kaynak sorunu yaşadıklarını fark eden insanlardı.  Bu sebeple 95 yılında bir şey yapalım diyerek politik, popüler, kapsayıcı ve aynı zamanda profesyonel bir iş yapmak amacıyla yola çıktılar. Pazartesi Dergisi’nin ilk sayısı o günlerde yaşanan bir olayı kapağına taşıyarak çıktı. Güneş K. Hasan Kaçan ve Metin Kaçan’ın tecavüz ettiği bir kadındı. Bu haber entelektüel ve sosyalist çevrelerde ciddi manada turnusol kâğıdı görevi gördü.  Devamında kadınlar memlekette neler oluyor sorusu sordu. Biz kadın olarak dünyadaki her şeyi tartışabilir dediler.



·         Derginin adı neden pazartesi oldu?

İsim bulma sürecinde anlamlı pek çok öneri tartışıldı. Aslında bu yönden pazartesi anlamsız bir isim. Biraz diyetlerin, önemli kararların, sigarayı bırakmanın yani her şeyin pazartesi başlamasına atıf yapıyor. Gazetenin tam adı Pazartesi Dergisi Kadınlara Mahsus Gazete. Aslında Kadınlara Mahsus Gazete çok eskiden çıkmıştı bizler onları anmak istedik.
Pazartesi Dergisi değişik bir gazete formatındaydı. Hatta ilk aldığımda açamayıp yırtmıştım. Önce gazete sonra dergi ve son olarak dosya formatında çıktı. Son sayısı da zaten 2007 de çıktı. Pazartesi Dergisi Kadın Kültür ve İletişim Vakfı tarafından çıkarıldı. Gazete popürleştikçe daha geniş ağa yayıldı. Benim gibi 30’lu yaşlardaki kadınlar için önemliydi. Renkliydi, klip eleştiri, ayıp köşeden siyasete her türlü başlık vardı. O zamanlar orada yazmış birçok kadın şu an farklı gazetelerde yazıyor. Pazartesi ile ilgili beş tane tez yazıldı; ancak hiç basılmadı. Vakıf olarak bir kitap basmak istiyoruz. Hep tarihi tartıştık, bundan sonra ne yapmak istediğimizi tartışmak istiyoruz. Amargi’yi mutlaka okuyun, bu tarihi yaşamış kadınlar tarafından yazıldı.



·         Okur kitlesi nasıldı?

İlk okurlarımız genellikle şehirli, okuyan yazan, orta sınıf kadınlardı. Daha sonra gazete yayıldıkça kitle de değişti. Bir nesil kadın için yetişme aracı oldu. Her konu türban tipi cezaevleri, kürtaj gibi pek çok konu tartışıldı. Yalnızca mağdur olanlar da değil, uzman kadınlarla da çalıştık. Tüm kadınlara ulaşmak istedik; fakat şimdiki genç kuşağa çok ulaşamadığımızın farkındayım. Özellikle 1985 sonrası nesil pek yok. Son sayısı 2007’de çıktı. Sahaflarda ve nadirkitap.com da eski sayıları bulabilirsiniz.

·         Pazartesi gazetesi için şu an ne hissediyorsunuz?

Şahane bir şey yaptık ve parçası olduğum için gururluyum.24-35 yaşlarım burada geçti. Çok kadının hayatı değişti. Oradan öğrendiklerimle başka yerlerde yazdım. Merak ve değiştirme konusunda büyük bir adımdı. Diğer dergilerden en büyük farkı kadın bedenimizi niye örtelim niye düzeltelim sorusunu sormasıydı.
Biz Duygu Asena’yı da sahiplendik. Ulrike Meinhof’u da sahiplendik. Çok uçları da içimize almaya çalıştık. Ki Ulrike Meinhof üzgün olmaktansa öfkeli olmayı tercih ederim demiş bir kadındı. Belki bundan sonra başka bir pazartesiyi siz çıkarırsınız.

·         Size okuyacak kadınlara söylemek istediğiniz nelerdir?

Akıl verecek konumda değilim. Keşfettiklerimden, yaşadıklarımdan öğrendiklerimden herkes faydalanabilsin isterim. Birbirini okuyan dinleyen kadınlarda da umarım her şey böyle olur. Hayatlarında bir kıpırtı olsun.
Uğraştıkça siz de güçleniyorsunuz. Şerbetleniyorsunuz yani. Bundan sonra rahat etmezsiniz.
                 

Pazartesi Dergisi arşivine buradan ulaşabilirsiniz:
http://www.pazartesidergisi.com/

0 yorum: