Gerçekten kim kaybediyor söylesenize bir bana?
Hayattan istediklerini alamayan, çok farklı, çok acayip,
kendilerini loser olarak tanımlayan iki erkeğin filmi Kaybedenler Kulübü.
Çoğunluğun bildiği gibi Kaybeden Kulübü hikayesini aynı
isimli uzun yıllar devam etmiş/eden bir radyo programında alıyor. Yazının
devamının onlarla değil onların filmiyle ilgili olduğunu özenle belirtmek
isterim.
Filminle derdim eleştirdiği genel ahlak kuralları ve onlara
uymak istemeyen insanların eleştirisi değil; ama ona çok yakın bir yerde.
Filmin üç ana karakteri var. Mete, Kaan ve Kaan’ın hayatına
giren gizemli kadın Zeynep. Ancak Zeynep yalnızca başlarda çok farklı ya da
filmdeki deyişle duman gibi bir kadın olmayı başarıyor. Çünkü sonraları Zeynep
hepimizin bildiği veya öyle zannettiği bir kadına dönüşüyor.
Kaan’ı olduğu gibi kabul etmeyen, onu normlara uygun hale
getirmeye çalışan, her şey de kusur bulan, romantik Hollywood filmlerinden
çıkmış gibi davranan kısaca kadın olan bir Zeynep çıkıyor karşımıza.
Filmdeki neredeyse tüm kadınlar iki kafadarımızı düzeltmeye
çalışan, yapamasalar da sürekli başlarının etini yiyen, toplum kurallarının
bekçileri.
Radyodaki müdürleri onlara sürekli bir misyon yüklemeye
çalışıyor.
Yardımcıları header “bu kadar çok kadınla” birlikte
oldukları için onları suçluyor.
En iyi ihtimalle Mete’yi görmeye gelip ev arkadaşının
sevgilisi olan kadın yalnızca sesini çıkarmadan oturuyor.
Kaydenler Kulübü aslında kendi sözünü en sonunda söylüyor: Kadınların
özelliği ne biliyor musun? Seni sen yapan özelliklerine aşık olup sonra senden
o özellikleri almaya kalkıyorlar.
Ve bu da izleyenlerin çoğu tarafından filmin en gerçekçi ve
haklı sözü sayılıyor.
Teşekkürler kaybedenler kulübü. Kadınları kadınlara ve
defalarca genellemeler yapmış olsalar da yeniden erkeklere anlattığınız için.
Fragman